doğa, kendine güveneni asla aldatmaz!

19 Kasım 2011 Cumartesi

var yada yok

bazı şehirler vardır,
içine kapanmıştır.
dokunsan kırılacak haritadan silinecek gibi,
insanları yok olmaya hazır gibi.
bazı şehirler vardır,
öfkeden kudurmuştur.
aç bir kurt gibi,
insanlarını yemeye hazır gibi.

bazı insanlar vardır,
ama hep varlardır.
her gün su içmek gibi,
aynaya bakmak gibi.
bazı insanlar vardır,
aslında yoklardır.
ademle havva gibi,
ölümden sonra hayat gibi.



şarkısı da bu olsun.

30 Ağustos 2011 Salı

'huzurlu bayram'mış!


                              onlar toplanınca mutlu olacak tüm insanlara 'huzursuz' bayramlar!


                 evet belediyelerden, barınaklardan, sokaktaki hayvanlardan rahatsız olanlardan, onların doğasına yerleşip onları kovmaya çalışanlardan nefret ediyorum! 

bayram hepimize! onlar toplanıyorsa yada barınaklarda aç bırakılıyorsa bizim bayram yapmaya hakkımız yok!

14 Ağustos 2011 Pazar

o benim dünyam!

dün gece rüya falan yoktu gördüğüm. ne korktuğum ne mutlu olduğum hiç birşey. sadece dinlenmekti amacım uyurken. öyle de oldu. ama o uyku da yanımda olan bir dünya güzeli vardı. kızım, vazgeçilmezimm, en sevdiğim, öpmeye koklamaya doyamadığım, Şekerim.
buraya ne yazarsam yazayım ona beslediğim duygularımı anlatamam. kendim doğursam bu kadar severim heralde.







1.5 aylıktı bana geldiğinde. gerçi o bana gelmedi ben ona gittim. bundan 6 yıl önce. 


çocukluğumda çok istedim bir köpeğim olsun ama olmadı. annem hep ben emekli olayım o zaman dedi durdu. bende annem emekli olur olmaz gittim barınağa ve kendime bir çocuk edindim. 




aslında Şeker'in erkek kardeşini almıştım o zaman. kafeslerine yaklaştığımda ilk o gelmişti yanıma ama inanmazsınız birbirlerinin aynısıydılar. sadece o erkekti Şeker dişi. ben Topik'i aldığımda bir veterinerde Şekerle diğer erkek kardeşi almış. sonra benim Topik hastalandı. iç parazit sorunu vardı ve parazitler tüm vucudunu sarmıştı. tesadüfen ben Şekeri alan veterinere götürdüm Topik'i. kurtaramadık.. parazit çıkarmaya çalışırken kucağımda öldü. yazarken bile ellerim titriyor o güne dönüyorum. ben klinikte fenalaşıp çok üzülünce veterinerimiz Şeker'i bana hediye etti. boynumda uyurdu eşek sıpası.
ailecek çok kötü zamanlar geçiriyorduk. dedem vefat etmişti. benim depresyon halim okula yansımıştı vs vs. ama Şeker bizi kendine öyle bağladı ki artık evimizden bir birey oldu. hala da öyle tabi. ben üniversiteye başlayınca evdekilerle kavga ettik ben 'bende kalacak' diye tutturdum annemler 'yok bizle kalacak' falan diye. ilk sene onlarlaydı ben 15 günde bir gelip gittim yanına. ama son 2 senedir benimle ve bundan sonra da hiç ayrılmaya niyetim yok (:



şarkımız da daydreamer olsun.

23 Haziran 2011 Perşembe

özlemek.

ya ben aslında yatıcaktım şu şarkıyı da dinleyeyim öyle yatayım dedim. derken bişiler yazayım dedim ve geldim. hiç planlamadım ne yazacağımı ki ne yazacağımıda bilmiyorum. neyse daha fazla saçmalamadan bişiler karalayıp gideyim bari. özlemlerimden bahsedeyim yine.
çok özledim dedemi. üzerinden yıllar geçsede alışamıyorum onsuzluğa. unutamıyorum onunla yaşadıklarımızı. yaşadıklarımızı unutamazken sesini unutmaya başlamam ne garip dimi? ve bi o kadar acı. bunu fark ettiğim günden beri kendime kızıyorum. sanki ona ihanet etmişim gibi geliyor. ama unutamadığım da o kadar çok şey var ki onunla ilgili. 10 temmuz! ölüm yıldönümü. o gün gelsin istemiyorum. sil baştan yaşıyorum 6 yıl öncesini. onun cansız bedenini kucağımda tutuşumu, soğukluğunu, kapıdan tabutunun çıkışını, götürülüşünü, gömülüşünü bunları hatırlamak istemiyorum. hatta bunların olduğuna inanmak istemiyorum hala. ölümünden tek bir an var içimi rahatlatan; yüzündeki o huzurlu gülümseme. sanki ''ben kurtuldum.size kolay gelsin.'' der gibiydi. evet gerçekten o kurtulmuştu. acıları, ağrıları dinmişti artık. peki ya biz? hiç kolay olmadı. acımız hala dinmedi. hatta gün geçtikçe özlemle daha da artıyor. 


çok özledim babamı. ama bana yaptığı babalığı yada şuan sahip olduğum babamı değil. olmasını istediğim babamı özledim. zaten onu oldum olası özledim ve bu gidişle hep özleyeceğim.


çok özledim onu. çok iyi günlerin ardından çok zor zamanlar bekliyor bizi. korkuyorum. dayanamamaktan korkuyorum. 

21 Haziran 2011 Salı

söyleyecek çok şey var!



hep birşeyler yazmak geliyor içimden. her yolculuğumda eve gidince şunu yazıcam diye içimden geçiriyorum ama bi türlü oturup iki satır bişi yazamıyorum.
bi kopma noktası oldu galiba blogla aramda. herkesin aynı şeyleri yazdığını okudukça daha da kopuyorum. 

ben yine de yazıcam ama kararlıyım. gerçekten. söyleyecek çok sözüm var aslında. 
bi gece sabaha kadar anlatıcam içimdekileri.

28 Mart 2011 Pazartesi

zor

en mutlu görünenimizin bile hayatla (hayatta değil) bi derdi var.
içmeyenimizin ya da sarhoş olanımızın,
mutlu yada mutsuz olanımızın,
parası olanımızın yada olmayanımızın,
hepimiz sıkıntılardayız..


hayat garip, bahanesi yok ve zor hepimize..


şarkımız: budur.

19 Mart 2011 Cumartesi

olumlu

bugün kendime bile 'anlatsam inanmam' dediğim şeyler oldu. 
hayat çok garip ve arada da olsa olumlu :D


not: en kısa zamanda paylaşıcam (:




şarkımız da: moby-dream about me

21 Şubat 2011 Pazartesi

korkuyorum anne



22 yaşındayım. annemle babam ayrıldığında 3 yaşındaydım. lise zamanlarıma kadar annemle uyudum. onsuz uyuyamazdım.bundan dolayı çok kavga ettik. hatta annemden ilk terliğimi de onsuz uyumak istemediğimden yemişimdir. ilk okuldaydım misafirlerimiz vardı. ee tabi ertesi gün okula gidicek o yaşlardaki bir çocuğun yatmak için misafirlerin gitmesini bekleme lüksü yoktur. annem benim yatmamı onun da benden sonra geleceğini söyledi. bende itiraz ettim. ağladım bağırdım çağırdım ortalığı birbirine kattım. bi yerden sonra dayanamadı kadın tabi popomo bi terlik şaplağı ağlaya ağlaya uyduğumu hatırlıyorum sonra.

neyse o zamanlar gördüğüm kabuslardan uyandığımda sıkı sıkı anneme sarılırdım. gördüklerim her neyse dünyada annemden başka hiç kimsenin beni koruyamayacağını düşünürdüm. sonrada ona sımsıkı sarılmış bir şekilde tekrar uykuya dalardım.
geçen gece yine birlikte uyuyalım dedik. geçmiş günlerdeki gibi.. biraz sohbet ettik. sonra birbirimize sırtımızı dönüp uyuduk. günlerdir gördüğüm kabusları yine görmeye başladım.  hıçkıra hıçkıra uyandım. korkudan nefes bile alamayacak hale gelmiştim. anneme döndüm. bi an ona sarılmakla sarılmamak arasında gittim geldim. düşündüm. artık hayatımda onun beni koruyamayacağı nelerin olduğunu düşündüm. bir sürü şey geldi aklıma.. ve artık onun değil, beni koruyabilecek tek insanın yine ben olduğuma karar verdim. bu sefer ona sarılmadım. yanağına küçük bi öpücük kondurup, korktuklarımla, kabuslarımın içine attım kendimi gözlerimi kapayarak.. kaldığım yerden devam ettim..

şarkım: korkuyorum anne

12 Şubat 2011 Cumartesi

herkes gider mi?



herkes gider ben kalırım. nedense bu cümle geldi aklıma bi anda.


sessiz bi gece yine kapımda ruhumu almaya gelmiş gibi. kırıklarıma kırık eklemeye hazırlanıyor. duygusuzlaştırmaya çabalıyor beni. yine yenilmekten korkuyorum. bu kadar toplamışken kendimi yine yenilemem.yapamam bunu kendime. 


unutmak kolay olsa keşke yaşanmışlıkları. en ufak yeni bir pürüzde hepsi yeniden canlanmasa. ölü bir insan gibi olsalar keşke ölüp tekrar dirilemeseler. onlar gibi unutulmayan sadece alışılan olmasalar. yok olup gitseler. 
geçmiş geçmişte kalsa ya gerçekten peşimizi bıraksa, canımızı yakmaktan vazgeçse olmaz mı? olmaz dimi? 
olmaz!

11 Şubat 2011 Cuma

tatil.





bu sefer eski şehrime gelirken çok korkuyordum. her geldiğimde bir olumsuzluk olur ve çok sıkılırım. ne 'iyi ki geldim' diyebilirim ne de 'keşke gelmeseydim'. boğazımda bi düğümle geri dönerim.
henüz tatilim bitmedi aslında.yaklaşık bi 10 gün daha buralardayım. yine de şu ana kadar neredeyse hiç olumsuzluk olmadı. bu bile büyük bi başarı bence.
tek problemim yazamıyor olmam. yazamıyorum. şurda iki cümleyi bir araya getirip yazamıyorum. oysaki paylaşmak istediğim o kadar çok şey var ki içimde, hayatımda. ama yazamıyorum işte. resmen kilitlendim haftalardır.
burda zaman biraz dolu geçiyor. inanıyorum kendi şehrime gittiğimde herşey yoluna girecek. yine anlatıcam uzun uzun..

8 Ocak 2011 Cumartesi

inandım

hep söylerdim ama inanmak istemezdim.
'bir yerden sonra insanın canı daha fazla yanmıyor.' diye. 
evet. artık inanıyorum.
korkmaya gerek yok.


slipknot-before I forget




not: bu şarkı sinirliyken dinlemeye bayıldığım tek şarkıdır.



3 Ocak 2011 Pazartesi

basit

kendini kandırmak ne kadar basit;
hep sevileceğini hep seveceğine inanmak,
hayaller kurup pembe toz bulutlarında yaşamak,
olmayacak hedefler koymak kendine,
koyduğun hedefler uğruna yok olmak..

gerçi bu saydıklarımın hiçbiri insanlar kadar basit değil ya neyse.

2 Ocak 2011 Pazar

.

gitmeli artık buralardan.. 
kimsenin olmadığı kimsenin bilmediği yerlere..


şuan kaç kişi aynı şeyi istiyordur kimbilir..
hayat ne saçma.

Related Posts with Thumbnails