doğa, kendine güveneni asla aldatmaz!

30 Eylül 2010 Perşembe

gittin

sen gittin ben kaldım. hep kalandım ama senin gitmelerinden sonra tek kalmak en acısı.birlikte yaşayamacağımızı bile bile nasıl oluyor da sana açlığım hiç bitmiyor anlamıyorum. 1 aydır nerdeyse her günümüz beraberdi. hiç kavga etmedik derken son günlerimiz sürekli tartışmakla geçti. hep böyle oluyor ve her seferinde seni uğurladığımda sövüyorum kendime. 'al gitti işte şimdi kiminle didişiceksin? hem ne gerek vardı son günlerinizi bu şekilde mahvetmeye? ' diyorum.bugünde dedim. lanet olsun yine gittin. 
sana alışmıştım yine gittin. sıkıntılardayım biliyorsun. iyileşmem lazım. seninle iyileşemezdim.o yüzden gitmene hiç bir şey diyemedim. ama sensizde iyileşemicekmişim gibi geliyor. ağlarken omuzlarını bulamayacağım yanımda. küçük bi çocuk gibi saçlarımı okşamıcaksın. bi daha gidiceksen bu kadar alıştırma kendine.


senden ayrıldıktan sonra bindiğim servis beni şehre götürdü. ineceğim yeri biliyordum ama indikten sonra gideceğim yeri bilemedim. içi boş bir şişe gibi kendimi attım servisten. durakta kalakaldım ne yapacağını bilmez halde.gidemedim bi yere orda da duramazdım. yürüdüm. deliler gördüm. delirmişler. düşündüm. sana bir şey olsa deliririm bende. tamamen yok olmana dayanamam. yürürken üşüdüm. ayaklarım üşüdü. sen gidince daha bi soğudu sanki burası. güneş bile bi ahmaktı senden sonra. ısıtmıyordu hiç. üşütüyordu hatta.
eve geldim az önce. alışmışım varlığına. yokluğun aptallaştırdı beni. bardak kırdım. bacağımı kestim. kanım akarken güldüm sakarlıklarıma. hele yerdeki camları temizlemek çok zor geldi. sen olsan bana yaptırmazdın. bacağım kanarken yaptırmazdın. anne olmak böyle birşey sanırım.


beni zaman zaman delirtsen de seni seviyorum annebebek!

şarkımız
budur!

23 Eylül 2010 Perşembe

risk

yazamıyorum bi süredir. hem netim yoktu hem de yazamıyorum. aslında yazıcaklarımdan korkuyorum. kendimden korkuyorum bir nevi. yazamadığım dönemlerde çok güzel günler geçirdim. çok eğlendim çok mutlu oldum. dünse bi o kadar üzüldüm. zaten bu güne kadar bedelini ödemediğim mutluluklarım olmadı hiç.anneler der ya çok güldüğünüz de akşama ağlarsın diye. işte ben hep o durumda yaşadım...bi gün çok güldüysem ertesi gün bi o kadar ağladım ya da üzüldüm.nedenleştirmek belki benimkisi.çok güldüm o yüzden ağlıyorum gibi. bazen o kadar abarttım ki mutluluklarımın bedelini öderken mutsuzluklarımın ve kaybettiklerimin bile bi nedeni var gibi geldi. en yakınımı kaybetmeyi bile hakkettiğimi düşündüm. kendimi sorguladım. neden böyle oldu? nerde hata yaptım? neyin bedeli bu kayıp? dedim kendi kendime. ölümü yaratacak kadar ne hata yapmış olabilir ki insan? hiç. ölüm gelir siz arkasından bakarsınız. bende baktım. gitmesine izin verdim sevdiklerimin yada sevebileceklerimin. o aptal söze inandım ölümde bile. gitmesine izin vermelisin bazen insanların. dönerse zaten senindir dönmezse hiç senin olmamıştır. evet aynen öyle yaptım hep. dedemin, dostlarımın, önemsediklerimin gitmesine izin verdim. hatta gitmelerini ben söyledim yeri geldi. merak ettim bensiz de olabilecekler mi diye. geri dönenler oldu. ki hala hayatımdalar. geri gelmeyenler de zaten hiç hayatımda olmamışlar. onlar için konuşmaya bile gerek yok.
galiba bunun adı risk. yalnızlığına körü körüne koşmak, geri dönmeme ihtimaline karşı birilerine git demek, vazgeçilme ihtimalini en derininde düşünüp sorgulamak, unutulmaktan korkup unutulmak için çaba sarf etmek. işte bunların hepsi kocaman riskler hayatında insanın.ve beklemek en zoru belki de. ne olursa olsun bu sefer aldığım riskten ve sonucundan korkmuyorum. doğru olanı, yapmam gerekeni yaptım.
düşün ben kimim?

şarkımız bu dur!

13 Eylül 2010 Pazartesi

bugünün özeti



-gözyaşının akmadığı ama akması için kendini zorladığın bi an oldu mu hiç?
*evet bugün oldu.

-geçmişini önüne alıp kendine ve etrafındakilere sövdün mü hiç?
*evet bugün sövdüm.

-'yalnızım ve hep yalnız kalıcam biliyorum' deyip yalnızlığından korktun mu hiç?
*evet bugün korktum.

-hissizleştiğini, içinin çekildiğini ellerinin uyuşmasıyla anladığın oldu mu hiç?
*evet bugün ellerim uyuştu.

-içkiye sığınmadan sadece düşünerek kendinden geçtin mi hiç?
*evet bugün sadece düşünerek kendimden geçtim.

-başkalarına benzemezsen daha çok yalnız kalacağına inandın mı hiç?
*evet bugün inandım.

-kimseye güvenemediğin için geçmişini suçladın mı hiç?
*evet bugün suçladım.

-yaşadıklarını düşündükçe 'çok safım güvenmesemde hala insanlara inanmaya çabalıyorum' dedin mi hiç?
*evet bugün dedim.

-insanların özellikle de erkeklerin ne kadar korkutucu olduklarını itiraf ettin mi kendine hiç?
*evet bugün itiraf ettim.

-paranoyak olduğunu fark edip ne yapacağını bilemez hale geldin mi hiç?
*evet bugün kendimi bilemez hale geldim.

-yukarıdaki soru ve cevapları okuyunca ne kadar sıradan bi gün geçirdiğini fark ettin mi hiç?
*evet bugün fark ettim.


***her günümün bu kadar güzel geçmesi dileğiyle (:

bu kalp

Bu kalp ağırdır her zaman taşıyamazsın


Bu kalp anlatır her zaman anlayamazsın


Bu kalp ağlatır her zaman ağlayamazsın


Bu kalp anlatır hiç bir zaman duymazsın


Bu kalp ağırdır bu kalp


Bu kalp ağırdır bu kalp


Taşıyamazsın…






Bi mum bi tütsü kocaman karanlık birkaç sigara ve bu kalp. Bu geceki menü de bunlar var ve biliyorum mutlu olmaya yetmezler. Hatta mutsuzluğu derinden hissetmek için birebirdirler.


Aslında şarkı her şeyi anlatıyor üzerine yazılacak pek bir şey yok ama bugün yazmazsam normale dönemicem.


Bu kalp ağırdır her zaman taşıyamazsın. O kadar ağır ki ben artık taşıyamıyorum. Yükünden yoruldum. İçindekilerden, bana yaşattıklarından, önün gelene inanıp değer vermesinden sonra oturup arkalarından üzülmesinden yoruldum. Suratıma maskeler takıp hayatıma devam etmekten de yoruldum. Beni bu kadar yormuşken bu kalbi kimse taşıyamaz zaten.


Bu kalp anlatır her zaman anlayamazsın. Anlayamaz kimse. Anlamak istemezler çünkü. Herkes tutturmuş bir yol gidiyor. Kimse kimsenin umrunda değilken beni ya da benim kalbimi kim niye anlasın ki. Anlamasın. Ben anlatmayı bıraktım zaten. Ne de olsa anlatsam da değişen hiçbir şey olmuyor. İnsanlar yine düşünmek istediklerini düşünüp anlamak istediklerini anlıyorlar. Aferin herkese. Hep böyle devam edin. Evet aptalım ve sürekli düşünüyorum. Hiçbir zaman anlamak istediğimi anlayıp kenara çekilmiyorum. Empati yapıyorum. Karşımdakinin yerine geçiyorum bi de öyle düşünüyorum. Zorlamayın. Size benzemeyeceğim. Elimden geldiğince, gücüm yettiğince düşünücem. Çok üzülücem belki ama düşünmeye devam edicem. Sizden biri olmucam.


Bu kalp ağlatır her zaman ağlayamazsın. Kimsenin gücü yetmez bu kalp kadar ağlamaya. Ki kimse bilmez bu kalbin ne kadar ağladığını. Çünkü kimsenin omzu benim gözyaşlarımı hakketmiyor. Çoğunuz yoksunuz bile aslında. Öyle nefes alan, ben varım diye ortada dolaşanların çoğu yok. Durup düşündüğümde, uğrunda deli gibi fedakarlıklar yaptığım bi kaç kişi hariç kimse yok geride. Hepsi gitmiş. Hepsi kendine bi hayat kurmuş benim içinde olmadığım, olamayacağım. Hatta olmak bile istemeyeceğim.


Bu kalp anlatır hiçbir zaman duymazsın. Duymayın. Duymasın kimse. Duyurmaya çalışan biri de yok artık. Kısıldı sesim. Kendimle ve kendime kaldım. Bir çoğunuzun olmasından olmaması çok daha iyi zaten. Olmayın. Bırakın gidin gerçekten. İhtiyacım yok kimseye. Bu kalbi duymaya çalışmayan kimseye ihtiyacım yok. Gerçekten ben sizin beni duymadığınızı fark etmeden siz gidin lütfen. Bu daha az kırıcı olur.


Bu kalp ağırdır taşıyamazsın. Yol yakınken gidin. Bu kalp ağırdır ve taşıyamazsınız.




şarkımız da budur!

11 Eylül 2010 Cumartesi

günaydın






siyah beyaz siyah beyaz siyah beyaz. şu günlerde herşey siyah beyaz olsun istiyorummm.tüm fotoğraflar, tüm yazılar, duvarlar falan herşey siyah beyaz olsun. yaşanacaklar ya siyah olsun ya beyaz.griler olmasın belirsizlikler olmasın. insanların yüzleride ya siyah olsun ya beyaz. ya gerçek olsun yaptıkları, düşündükleri gerçekten olsun yada hiç bişi yapıp hiç bişi düşünmesinler. kıyafetlerde ya siyah olsun ya beyaz. bence daha uyumlu iki renk yok. ama özellikle insanlar ya siyah olsun ya beyaz.yalandan dolandan maviler pembeler olmasınlar. içi dışı bir olup beyaz olsunlar. konuşmaları hareketleri gerçekten içlerinden geldiği gibi olsun. doğru olsun. yada içlerini karartıp kendilerini kaybetsinler. yok olsunlar çekip gitsinler.
dövmemdeki gibi insanların bi görünen birde görünmeyen yüzü olmasın. ya görünsün tüm yüzleri yada hiç görünmeyip gitsinler.
ya siyahhh olsun herşeyyy yaaa beyaz.. griler olmasınnnnnnn.

6 Eylül 2010 Pazartesi

konuş konuş

kendimi bildim bileli hep konuşulmuştur arkamdan. aferin size konuşun konuşun. neyse artık derdiniz bitiremediniz. şehri değiştirdim olmadı. hala kulağıma geliyor saçma salak söylenenler. ne geçiyor elinize acab gerçekten merak ediyorum. birilerini çekiştirmek ego tatmini gibi birşey midir ki? adım dışında hayatımdan bi haber bir sürü gerizekalı oturmuş vıd vıdı dedikodu yapıyor. hele ki o erkek müsfetteleri olmayanı olduran kendini millete bi bokmuş gibi göstermek için türlü yalanlar söyleyenlere ne demeli. konuştunuz da noldu? saçma salak eklemeler çıkartmalar yaptınız noldu? bi yeriniz göğe erdi mi? erdiyse ne mutlu size. ama söyliyim canlarım bana hiçbirşey olmadı. üzülmüyorum artık bu tür şeylere amaçlarınızdan biri de buysa. sadece sinirleniyorum hala bu kadar aptal insanların varlığını gördükçe.
Related Posts with Thumbnails