doğa, kendine güveneni asla aldatmaz!

28 Ekim 2010 Perşembe

acısız

yazamıyorum bari benim için günün şarkısını paylaşayım dedim.karışık duyguları barındıran günün çok net bi şarkısı o ama olsun. kaçmıyorum artık. biliyorum çünkü. bir yerden sonra acımıyor insanın canı daha fazla. acımıyor artık canım.
bi kere daha anladım. birini kırmaktan ne kadar kaçarsanız o kadar kırılıyormuşsunuz.





       şarkımız işte budur!

24 Ekim 2010 Pazar

again




yoğun geçen günler.. 

kendinden geçen, düşünemeyen, yazamayan, ders çalışamayan ve sürekli öksüren septy. 
bir gün çok sıkılıp ertesi güne umutla uyanmaya çalışan aptal septy. 
şu yaşına kadar gördüğü, yaşadığı şeyleri hala hazmedememiş, ne düşüneceğini bilemeyen, ordan oraya savrulan septy.
bi türlü hastalıktan kurtulamayan septy. 

oturup niye kendimi anlatmaya çalıştım onuda bilmiyorum. saçma sapan bi koşturmanın içindeyim şu aralar. ne bir şeyler karalayabiliyorum ne de bir şeyler düşünebiliyorum. sürekli kendimi tekrarlıyorum. fark ettim. o yüzden bu posttu burda bitirmeliyim bence.


bunu dinledim. iyi de yaptım kanımca. 

18 Ekim 2010 Pazartesi

kumdan kaleler



yağmurlu, sıkıcı ve sıradan bi gün bugün. havanın kasveti insanı kendine esir ediyor. mutlu olmak için sebepler ararken havanın bu durumu direk 1-0 yenik başlatıyor güne.  ufak şeylerden mutlu olacakken en ufak bir şeye deli oluyorum. bugünde böyle bi gün işte.
kendini kendine kapayıp mutsuzlukları önüne dökme günlerinden. umutsuzlukları, yüzme bilmeyen birinin kendini okyanusa atması gibi, intihar sebebine dönüştürme zamanı. yalnızlığın sivriliğini dilinle hissetmeyi denemek, kanında boğulmayı bekleme zamanı.
alışmış kudurmuştan betermiş. kim demişse iyi demiş. içimdeki yalnız, güvensiz, anlaşılmak için yırtınan, anlaşılmadığını anladığın da herkese kızıp küsen aptal çocuğa sığınmaya çok alıştım.en ufak olumsuzluklarda onda saklanmaya çok alıştım. alıştığım kadar da nefret ettim ondan. sürekli beni kendine çekmesinden karşısına geçtiğimde cümle bile kuramayıp mal mal suratıma bakmasından çok sıkıldım.konuşmadan beni saklamasından, çaresizliğime yenilerini eklemesinden bunaldım. amacının; beni huzur evinin odasında ölümü bekleyen kimsesiz bi hatuna dönüştürmeye çalışmak olduğunu bile düşünmeye başladım artık.


kendisinden mümkün olduğunca çabuk kurtulup yerine, sahilde kumdan kaleler yapıp hiç yıkılmayacaklarına inanan, insanları seven, daha başına hiç birşey gelmemiş bi salak almak istiyorum. evet tüm yaşadıklarımı baştan yaşamak pahasına da olsa bunu istiyorum. en azından bu halime gelene kadar bi 21 yıl geçecek. ama bu şekilde bi 21 yıl daha geçirebilir miyim gerçekten bilmiyorum. bu kadar umutsuz, bu kadar korkak, bu kadar kendine saklı halde ne zamana kadar dayanabilirim bunu da bilmiyorum. 
aynaya baktığımda yaşımın kaç olduğunu anlamakta güçlük çekiyorum. bir kaç küçük kırışıklığın ne kadar uzun yılları ifade ettiğini sayamıyorum. en ufak bir rüzgarın tüm evimi dağıtmasına, çatımı söküp beni yarıçıplak bırakmasına dayanamıyorum. 
evet bencilce ama şuan kendimden başka hiç birşey düşünemiyorum!  
çünkü iyi değilim ve hiç iyileşememekten korkuyorum!


bu havada en güzel buydu. dinlemeye doyamadığım, kendimle yüzleşip kendimden kaçmamı sağlayan şarkı! 


hypnogaja:here comes the rain again

16 Ekim 2010 Cumartesi

hiç

yapamıyorum ya iyileşemiyorum bi türlü. sürekli başa sarıyor hayatım.

şuan tek isteğim kızımı (köpeğimi) alıp herşeyden ve herkesten kaçmak. onunla birlikte hiç olmak istiyorum.  hiç olmak ve hiç olmamamış olmak istiyorum.

şarkısı bile yok bu postun. sadece sessizliği ve karanlığı var.

15 Ekim 2010 Cuma

hastalık

dün planladığım gibi olmadı hiçbir şey. ne oturup birşeyler karalayabildim ne de sıcak şarap yapabildim :/ lanet hastalık sebebiyle sürekli baş ağrısıyla kıvrandım. ilaç aldığımı unutmuştum sıcak şarap hayalleri kurarken. düzenli antibiyotik içtiğim için yapamadım şarabımı. 
bugün büyük ihtimalle yine fırsatım olmucak. bi yarım saat sonra hazırlanıp çıkmam lazım. işe gidicem. hatta bu gece çalıştığım barda çilekeş konseri var. umarım kalabalık olmaz da konserden bende keyif alabilirim. bu hastalıkla nasıl keyif alıp nasıl çalışabilirim onu da bilmiyorum ama bakalım artık görücez. gece geç dönerim galiba ama erken gelicek olursam mutlaka yazacağım. içim daralmaya başladı artık. 


bugünkü şarkı çilekeş demişken çilekeşten gelsin o zaman!

14 Ekim 2010 Perşembe

offflu poffflu

günlerdir sürekli bişiler yazıp siliyorum.beynimde milyonlarca tilki dolanırken doğru düzgün bişiler olmayacaktı yazacaklarım. sanırım şimdide olmayacak.
çokk iyi şeyler oldu blog yazmadığım zamanlarda. çok güzel zamanlar geçirdim. yeni yeni tohumlar ektim. ama bugün acaip bi sıkıntı var içimde. 2 aydır hiç yalnız kalmamıştım ve şu önümüzdeki 3 gün yalnızım. sanırım bunun huzursuzluğu var içimde. bi de havalar çok kötü bunlar yetmezmiş gibi yataktan kalkamayacak kadar hastayım.hiç böyle olmamıştım. 
hastalık, havaların kötü olması, tohumu uzaktan sulamak zorunda olmam bi de üstüne yalnız kalınca iyice darlandım sanırım. şimdi kalkıp pc başından ödev yapıcam. düşünün o kadar sıkıldım. 


not: akşam planım güzel sayılır. sıcak şarap, blog, kuzum ve koalamla telefon konuşması. 




şarkımız:pearl jam-jeremy

6 Ekim 2010 Çarşamba

kim?







hala farkında değilsin karşındakinin kim olduğunun?neye benzediğinin? diğerlerinden biri olmadığını yada olamayacağını göremiyorsun. belki artık senin olduğunu düşünüyorsun ama onun hiçbir zaman birine bu kadar kolay ait olamayacağını anlamıyorsun. 
her an kaybedebileceğini, gidebileceğini gittiğini fark bile edemeyeceğini bilmiyorsun.


o karşındaki, kaybetmeye çok alışkın. dönüp arkasını gitmeye de. hissettiklerini bastırabilir. yaşadıklarını yada yaşamak istediklerini kendinde tutabilir. kendi kendine yaşayabilir. 


iyi düşün! 
onu taşıyabilir misin?
düşeceği zaman tutabilir misin?
herşeyi olabilir misin?
omzunda ağlatabilir misin?
hep yanında olduğunu hissettirebilir misin?
eğer yapamayacaksan yol yakınken dön.


bi daha düşün ve lütfen gelmeden önce bi daha bak karşındaki kim?


şarkımız budur!

5 Ekim 2010 Salı

iyi miyim?

şu aralar sebebini bilmediğim aptal gerginlikler yaşıyorum. her an herkesten soyutlanmak üzere olduğum hissindeyim.duygusuzlaştım.  yıllar önce de olmuştu. bi anda hayatımdaki herkesten uzaklaşıp hepsine 'siktir git' demiştim. yine o durumlardayım. acaip paranoyak ve güvensiz hallerimden ben bile sıkıldım sanırım. 
hiçbir şey istediğim gibi gitmiyor. sürekli bi aksilik oluyor ve lanet olsun ki hep üst üste geliyor. zaten üst üste gelmediği olmadı hayatımda. 
bir şeyler bekliyorum bi o kadarda beklemiyorum aslında. hayatımda herşey değişsin isterken hiçbir şey de değişmesin istiyorum. 
bi zamanlar ayrılmak için elimin altına taşı koyamazken şimdi biriyle olmak için elimi taşın altında koyamayacağımı hissediyorum. yalnızlığına bu kadar çabuk mu alışıyor insan? hele yalnız kalmaktan yıllarca korktuktan aptalca ilişkilerini bile sürükledikten sonra bu kadar kolay mı? 
avazım çıktığı kadar bağırmak isterken şuan evde hiçbir ses olmadan bunları yazmam garip bence.
iyi değilim.


dayanamadım illa bi şarkı eklemek istedim.alakasız ama şarkı tadından yenmiyor.özellikle müziğii. bu aralar çok dinliyorum.


işte şarkımız bu!

4 Ekim 2010 Pazartesi

çarpık ilişkiler

dün bir arkadaşla yemekte kendimizi ilişkileri değerlendirirken bulduk. ne kadar saçma dedik hatta. sürekli hayatlarımıza birileri girip çıkıyor. kimi yıllar sürüyor kimiyse sadece birkaç ay. birbirimizin yanında olmak için o kadar büyük çabalar göstermiyoruz bile. düşününce eskiden insanlar dağları deliyormuş, günlerce aç kalıyormuş sadece sevdiceğini bir kere görebilmek için.şimdi durum ne? birisi için ne kadar fedakarlık yapabiliriz? sadece bir kaç telefon görüşmesi sora çat diye adı sevgili sonra da hadi gel şunu yapalım bunu yapalım sonra hadi sıkıldık ayrılalım yenisini bulalım. bulduk yine baştan başlayalım sıkıldık bitsin derken sürekli bir kısır döngünün içinde anlamsız ilişkiler. 

birkaç ay önce hatta bazen birkaç gün önce sizin için ölebilecek olan insan bir bakıyorsunuz başkasıyla hemde sizin için geldiği şehirde. ee hani ölüyordun?
size 'hayatta milyonda bir ihtimal olup da senin duyabileceğin ve seni kaybetmeme sebep olacak hiçbir şey yapmam.' diyen insanın tam da size kendini kanıtlamış ve gerçekten herşeyin iyi gittiğine inandığınız anda aldatması nolcak?
aşık olduğunuz uğrunda bir sürü insanı çiğnediğiniz adamın aslında bi canavar olduğunu göstermesi nolcak?
hayatınızda sevgilinizin yakınları olarak tanıştığınız aynı ortamda defalarca sevgilinizle yanlarında bulunduğunuz erkeklerin sevgilinizle aranız bozulunca istersen hem onla hem benle ol diyebilmesi nolcak? ya da ayrılır ayrılmaz istersen evlenelim benimle ol lütfen diyebilmesi?
en yakın arkadaşınızın sevgilisi gün gelip ayrıldıklarında sizinle olmayı teklif eder ve hayır saçmalama cevabını alınca en yakın arkadaşınıza sizin ona asıldığınızı söylerse ve yakın arkadaşınızın ona inanıp sizi bırakıp gitmesi nolcak?
en yakın arkadaşınız.onun için şehirler gittiğiniz, sırf kötü anında yanında olayım dediğiniz insanın size yanlış yapıp üstüne de kendini affettirmek için elinden geleni yapacağını söyleyip sonra bi daha arayıp sormaması nolcak?
baba gibi amca gibi hayatınızın uzun bi kısmında ailecek görüştüğünüz koca adamların size asılması nolcak? ters tepki alınca ailenize saçmalaması, onları herkesin içinde sizin üzerinizden küçük düşürmeye çalışması nolcak?
baba.en önemlisi hayatta erkeklerin bi hatun için.kızım kızım kızım diye delirmesi, örnek olmak için çabalaması gerekirken bi kadınla çekip giderse ve sizi 2 yıl görmeyip ona en çok ihtiyacınız olan zamanda sizi yalnız bırakırsa nolcak? baba bunu yaparken diğerlerinin yaptığı pek birşey değil sanırım.
bu nolcaklar yaz ya bitmez.


işte bu kadar çarpık ilişkilerimiz.kadın erkek fark etmez hepimiz aynıyız. günübirlik ilişkileriyle mutlu gibi görünen bir kaç biblodan ibaretiz.bugün onla yarın bunla olmaktan hiç gocunmadığımız gibi artık bunlarla övünür hale gelmişiz. birbirimizin birkaç gün önce en yakınıyken ertesi gün arkasından atıp tutabilirmişiz. utanmayıp düşmanıyla dost olabilirmişiz. şu durumda kim kime güvenir de sağlıklı ilişkiler kurar ki? nasıl birini sever de aşık olur dost olur?    

Related Posts with Thumbnails